19 Mart 2012 Pazartesi

HAYY BEN ŞU SULTAN SÜLÜMANINDAAA,, HÜRREM SULTANINNDA....

Ya ne hikmetse muhteşem yüzyıl seyretmeye her defasında bize geliyor kayınvalidem, topluyor peşinden herkesi kızlarını, diğer gelini, yiğenlerini filan, ki eşimle ben kuzey güneyi izliyoruz, muhteşem yüzyılı sevmiyoruz, söylemiycektim ben bunu kayınvalideme kesin kadın kafasında şöyle kurguladı hııı bu kız bu diziyi sevmiyor çünki ordaki güzel kızları kıskanıyor diye filan herhalde, her çarşamba bende, dizi sefamız şöyle geçiyor. 

Herkes kendi en sevdiği tatlıyı alıp geliyor, kadınlar terlik isteme dalaşında (dalaşı diyorum çünki yanında getirmiyenler bendeki biraz daha iyi görünen terlikleri önce davranıp alma dalaşında :)

Çocuklar, çocuklar her yerde, ama allahım her yeri yıkıp dağıtıyorlar, neredeyse her biri evlerinden çıkmadan önce çikolata veya hediyelerle ödüllendirilmek üzere evimi mahvetmeye yönelik şartlandırılmış ve çıkmışlar gibi, anneleride saolsunlar her dökülen ve kırılan bir şeyin ardından çocugunun yanına koşup "sana bişi oldumu yavruummm hııığğ, yok annem yokk kırıldı bişi olmaz yengen bişi dimez sana dimi yengesii, ardından yardım ediyim süpüriyim ama şimdi karışmıyım ben senın düzenıne neyse", ulan ne düzeni yıktınız evi bee, düzen mi kaldı.

Neyse çarşamba gecesi çilesi bitermi bitmezzzz, dizi bittimikide benim çilem bitsin ( evet yaa oyunculara destek veriyorum dizilerin süreleri kısaltılsın çok uzunlar özellikle bu dizi)

Kadınlardan dizi başlıyor dizi diye uyarı ateşini alan erkekler  çayyy çayyy , limon yokmu, küp şekerle içiyorum ben kızım bunu, yaa meyve yok mu meyve, yokben soğuk bişi alıyım .......

Dahası dahası asıl şimdi başlıyor, kayın validem haremdeki güzel kızların tümünü kendi kızlarına ve yiğenlerine benzetiyor amaa tabykii onun kızlar yiğenler haremdekilerden daha güzel belirtmeleriyle, 2 saat hürremin güzelliyi mahidevranın güzelliği kendininkilerin bir içimsuluğu, kendi gençliği,  taby o anki aptallamış, dağılmış halimle tüm iltifatları kendime bekliyor değilim, haremden birinlerine benzetilme ihtimalim hiç yok, bunu biliyorum benzetilmek istememde zaten, allah sonumuzu benzetmesin,  ama en azından "bu sümbül ağada sizin oralardanmışş kızım hahahaaa deme bari yaa bunu deme ya".  Fena mısın kötümüsün,, " Kadın.
Kadın  beni aşağlamak için , sende sümbül ağaya benziyorsun" demenin başka bir yolunu düşünmüş bulmuş gerçekleştirdi.

Benim kayınvalidem sarayda olsa aman allahım vayy o osmanlının haline, vay tüm dünyanın haline. Bütün dünya ayaklarımız altındaydı ve ona köleydi şimdi kesin.

1 Mart 2012 Perşembe

EŞİMİN BENSİZLİK TARİFİ, PEKİ ŞİMDİ GİTMEK Mİ ZOR, KALMAK MI?

 Hani her gece yatmadan önce, hep benden sonra giriyorsunya yataga, sen benim hemen uyuduğumu sanıyorsun, ben seni dinliyorum oysa,  yüzünü yıkamanı, dişlerini fırçalamanı sonra odaya geliyorsun krem sürüyorsun  tüm sıralamanı biliyorum duyuyorum artık hissediyorumda diyebiliriz,  sonra yanıma uzanıyorsun senden önce miss kokun uzanıyor yanıma, sonra buzz  buzz sen,  tenim ürperiyor, ama sarıl sen yinede, hep soğuksun hep üşürsün sen zaten,  şimdilerde sen her gidişinde yatamıyorum ben, yatsamda uyuyamıyorum, dişlerimi fırçalayıp yatıyorum,bir şey eksik kalıyor hep, kalkıp biraz geziniyorum evin içinde,  herşeyi kontrol ediyorum yatıyorum ama bir şey eksik bazen kalkıp tekrar dişlerimi fırçalıyorum yatıyorum,  ama bir şey eksik, sen eksiksin, ben senın yüzünü yıkayıp, dişlerini fırçaladığını duymak istiyorum hergece ,buzz gibi gir yatagımıza serinliğinle ürpert beni yine , yoksa ben sensiz uyuyamıyorum sevgilim benden romantik olur mu, ancak bukadar olur sevgilim haklısın kaba saba bir adamım, aman ne yapayım daha önce  hiç ölesiye sevdiğim, her hareketini her tıkırtısını böyle önemle dinlediğim, ve herşeyine hayranlık dıyduğum biri olmadı ki hiç, o yüzden ben bilmem ela gözler, bal dudaklı şiirler  şarkılar,  sen benim ezbere  bildiğim,  her zaman hasret duyduğum tek melodisin çünki. 
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
AHH be sevgili,  benim peki neden duyduğum  tek ses ya kendi sesim yada tartışmalarımız oluyor,
ben neden duyamıyorum hiç,  o melodiyi 
NEDEN ?

23 Ocak 2012 Pazartesi

EVLİLİK TERAPİSTİ

Eşimle uzun süredir hemen hemen herşey hakkında tartışıyoruz, küsüyoruz, barışıp yine tartışıp yine küsüyoruz, neredeyse iki aydır bu böyle, ortak hiç bir şeyde aynı fikirde olamıyoruz, ben ya susuyorum bir mezar kadar sessizleşiyorum, ya da hönküre hönküre ağlıyorum, eşimde sadece anı kurtarmaya çalışıyor, ya ağzımdan tek bir kelime almaya yada iki saniye ağlamamı kesmeme çalışıyor, eer başarırsa herşeyi çözdük tmm sanıyor. Ne akşam yemeklerinde, ne pazar kahvaltılarında huzur kalmadı, hatta düğüne giderken bile bir birimizin katiliymişiz gibi hazırlanıp çıkıyoruz evden. Artık tükendim ve ciddi depresyona girdim, bunu kendi başıma çözemiyeceğimi ve eşimlede çözemiyeceğimi anladığım içinde, bari en az hasarla atlatmak için yaşadığım bu durumu,  psikologa  filan mı gideyim diye düşünürken nette araştırmaya başladım neyse buldum birini görüşmeye gittim, girişteki danışmadaki kız ufak bir anket verdi bana ve sonuçlara göz atıp bana, bence siz evlilik terapisitine gitmelisiniz dedi,  atıyorum ismi nur hayat hanım sizinle ilgilinecektir randevu istermisiniz dedi yanlız ikinci seansdan itibaren eşinizle gelmelisiniz tüm seanslara dedi , neyse o anki artık iyileşmek isteme dürtüsüyle ve öküz  kocam beni ne kadar zorladığını anlar düşüncesiyle 6 seanslık terapinin ücretini kredi kartımla ödedim, ilk seansı şimdi istiyorum dedim biraz bekletildikden sonra girdim nur hayat hanımın odasına, herşey barok tarzda tüm mobilyalar duvarlar anladım, verdiğimi paranın niye bu kadar yüksek olduğunu ofisin taksitlerine, neyse tanışdık yazının basında size anlattıklarımı anlattım kadına, kadın biz  burda şunları yapıyoruz, şunları farketmelerini sağlıyoruz çiftlerin , onlara ilişkilerini kurtarmak için bir şans veriyoruz bir yerde,  filan bi gaz bir gaz verdi kadın daha şimdiden rahatladım kuş gibi hafifim (ee taby hafiflerim cüzdanda kart limitide boşaldı) şeklinde eve gittim, hemen kendimi depresif , hasta, yardıma muhtaç, acınaklı bir hale soktum çünki eşimin, ben hasta olduğumda yapamayacağı şey yoktur, saolsun önce hasta eder ama sonra iyileştirmek için elinden geleni yapar, paralar kendini, neyse bu ilişkiye kurtarmak istiyorum, filan dedim evlilik terapisti son umudum dedim filan ikna için sabaha kadar uğraştım ağlma krizlerimi dersiniz, küçük bir çanta hazırlayıp evi terketmeye çalışmamı dersiniz( nereye gidiceksem çantamda ekmek alıcak param anca var)neyse ikna oldu, ikinci seansın günü için aradım ertesi gün orayı, sürekli kendi müsait oldukları günleri zorluyorlar ama biz bugunler bu saatler müsaitiz, ama ben eşim sadece şu günler şu saatle gelebilir diyorum, onlar evlilik kurtarmıyor, dünyayı kurtarıyorlar sanki bir uzlaşmadılar gıcıklar neyse karalaştırdık bir gün ve saat sonunda, ulan ben zaten bu yüzden burdayım ya , eşim sürekli kendi nedenlerini, kendi bahanelerini benimkilerden daha önemli, gerekli ve üstün görmesi yüzünden, bunlarda aynısın yaptı bana. Neyse o gün geldi, çok iyi hissediyorum kendimi, saatler sonra ne kadar haklı olduğum ve eşimin bana neler yaptıgı çıkıcakdı ortaya, giyindim çok şık, gittik, eşimle terapsitin sokağına girdik ki eşim bir neşelendi pek bir keyiflendi, hayırdır dedim benim kokoreçcinin sokağı burası dedi,, neyse çıkışta bir yarım yerim dedi, öküz herifff işte. Girdik nur hayat hanımın odasına eşim kaşıyyla gözüyle kaç para verdin buraya der gibi ağır mobilyaları işaret ediyor bana, şişşt ğpişşt diyorum neyse benim ilkgün cevapladığım anketi almış eline sallayarak, şimdi .... bey bu anket eşinizin ilk gün doldurduğu anket, şimdi sizede anket vericem  sizde cevaplandırın lütfen dedi , anketi cevaplaması üç dakika sürdü, benimki yarım saat sürmüştü, neyse kadın bir kaç dakka baktı inceledi  filan arada tebessüm etti, noluyor lan dedim numarasınımı yazdı benim öküz yoksa kadına neyse, kadın sorular sordu durdu, ama ben hep asıl konuya ne zaman gelicek diye sabırsızlıkla beklerken sonunda nedir evliliğinizden şikayetleriniz ve beklentileriniz diye o sihirli ve benım için ölümcül önemdeki soruyu sordu 25 dakika kadar iyimser olmaya çalışarak sıraladım herşeyi, eşim şaşırıyor duydukları karşısında hayrete düşüyor filan, sanki hiç birinden haberi yokmuş gibi, piss numaracı, neyse eşime sizde sıra dedi, eşim  2-3 cümle kurdu o kadar, ben sinirlendim taby, nasıl ya dedim bu mu şimdi benim tüm göz yaşalrım, mutsuzluğum bu kadar içinmi filan biraz daha özen gösterip listene bir şeyler daha ekleyemezmiydin diye söylenince, nur hayat kadını araya girerek müdahale etmiyelim lütfen dedi eşinize,  burada herkes özgürce ifade etmeli  kendini dedi, demekki eşinizin şikayet ve beklentiler bukadarmış dedi, eşinizin sizin istekleriniz üzerine yeni bir liste mi oluşturmasını isterdiniz diye bir soru sordu, bu sorumuydu, kadın bayağ  puanımı verip, yargılıyıp astı benı  iki dakikada.
Bir sinirlendim ulan parayı veren kim ben, zar zor ikna edip o öküzü buraya getiren kim ben, eeeeee o zaman, eşimin tam bir yontulmamış odun olduğunu, kendisini biraz yontup düzelmesini, benim evlendikden sonra tüm hayatımın değişip alt üst olup, onun evlilikden önceki hayatını aynen sürdürmesi yerine, benimle  empati kurup  daha alakalı olması gerektiğini duymam gerekmezmiydi, hayır o bişey değil o muhteşem mobilyalarından tekli, koltuğunu parası benden çıkdı resmen, ee ben kendime öyle bir koltuk alıp evime koysaydımda zaten iyi hisseder düzelirdim, en azından bir süreliğine. Çıktık ordan eşim bir sonraki seans için nasıl hevesli, sırıtıyor pis pis,  ayy bide oturttu beni o pis masaya yedi karşımda kokareci. İğrenç iğrenç . Devam etmeyi düşünmüyorum terapiste, git belkide 3 seans senin aleyhine olur diyor ablam, evlilik terapisitine değil sanki bir birimizi öldürmeye çalışmakdan duruşmaya gidiyoruz .

16 Ocak 2012 Pazartesi

HER YERDE, BOLCA ERKEK MÜSVETTELERİ

Vayy be analar, ne erkekler doğurmuş, kadınlarımızında nasıl adamlarla evlenmiş.
 Geçenlerde annemle uzun bir şehir içi yolculuk yaptık, önce otobüse, sonra metrobüse ve trene bindik, hepsinde aynı manzara adamlar oturuyor, kadınlar ayakta, pes dedim işte bu bir ülke manzarasıdır, biz dışarıdan böyle görünüyoruz turistlere ve dış ülkelere, bütün kadınlarımız yorgun argın kiminin elinde çocuk kiminin elinde ağır poşetler, eve gitmeye çalışıyor kadınlar daha eve gidip kimi çocugunu okuldan almaya yetişmeye çalışıcak, kimi akşam yemeği yetiştirmeye çalışıcak, ama erkeklerimiz onlar rahat çalıştılar ya tüm gün, şimdi rahatlar oturmuşlar yeri kapmışlar daha doğrusu, en son trendeyiz annemle ayakta gidiyoruz, ellerimizde bir sürü ağır çantalar, adamın biri biniyor trene bizim karşımızda oturan adam hemen kalkıyor buyur ahmet abii aaa allaseversen diyip kalkıyor yer veriyor kendi yaşıtı ve hemcinsi  adama ,  tam iş çıkış saati, bizim vagonda neredeyse eşit kadın erkek çoğunluğu, ama kadınların yarısından fazlası ev temizliğine giden gündelikci kadınlar, kokulu detarjan ve çamaşır suyu kokusu hakim heryerde, erkeklerimiz oturuyor , tüm gün çalışmış  45 yaş üstü o kadınlar ayakda, biri otursa, tanısın tanımasın yakınındaki kadının, çantasını, elindeki poşetlerini alıyor hemen,  onlar iş arkadaşı, aynı işi yapıyorlar onlar kader mahkumu, aynı işi yapmaya mahkumlar çocuklar okuyup, çalışıp elleri ekmek tutana kadar, erkeklerimiz oturuyor, kapı açılıyor 4-5 erkek biniyor belli tiplerinden beyaz yakalılar bunlar, elleri hiç yorulmamış, parfüm kokuyorlar boşalan yere yöneliyorlar hemen abi otur yok sen otur yok  yok sen diye çekişiyorlar yer boş,  kadınlar ayakda neyse belli içlerinden en kıdemlisi oturuyor, sonra karşısına diğeri, sonra yanına diğeri, neredeyse hepsi oturuyor, kadınlar ayakda biras sarsılsa tren kadınlar yaprak gibi sallanıyorlar, beylerimiz oturdukları yerden rahatsız oluyorlar, çok şükürki annemle iniceğimiz duraga geliyoruz, yolculuk biraz daha uzasa o erkekleri öldürebilirdim,  pardon erkek müsvettelerini.

29 Aralık 2011 Perşembe

TA TAAAAMMM... HII SIÇTIK ???

Uzun süredir eşimle ayrıydık, ben ailemi ziyarete gitmiştim, eşime pazar dönücem diyip cuma günü Agent Provocateur dan iç çamaşırı alıiverişimi yapıp eve dönmüştüm, eşimin doğum günümde hediye aldığı trençkotun içine çamaşırlarımı giymiş mutfakda camın önünde, karanlıkda sinsice bekliyordum, size yeminederimki ilk defa bu tarz birşey yapıyordum o da ciddi sonuç beklediğimden değilde hep konuşup güldüğümüz bir şeydi bu tarz davranışlar komikliğine yapayım dedim, iyi sonuçlanırsada iç çamaşırlarına verdiğim paraya değdi derim diye düşünüyordum, bu arada kasada aldığım çamaşırların fiyatını öğrenince şok oldum ama arkamda başka kadınlar olduğu için kasaya bırakamadımda, içime oturdu anlıyacağınız aldığım içamaşırlar,          mutfakda,  kaç taksit yaptırmıştım diye cep telf hesap makinesinden hesap yaparken, araba sesi duydum baktım eşim, hemen kapıya gittim, asansörün sesini dinliyordum, hee çağırdı eşim asansörü tamam şimdi yukarı çıkıyor derken ben kapıyı açtım, kapıyla kalsam iyi trençkotun önünüde açtım asansörden sitenin yöneticisi olan adam adam iyi akşamlar dedi  ben içeri kaçtım adamın anahtar sesi geliyor tıngır mıngır bi türlü telaşdan açamadı kapıyı benim kapımda bir hareketlenme oldu,  kalbim gümbür gümbür , delikten baktım eşim açtım kapıyı tam o açıcakken taby benim rengim artık ne renkse, eşime gerçekten süpriz oldum, sen sen neden asansörle  çıkmadın diycektım  asansör doluydu beklemek istemedim dedi, sen neden böyle sin dedi , eee işte üşüdüm seni beklerken dedim, adamın beni gördüğünemi yanayım, verdiğim parayamı yanayım eşimede anlatamadım, ve o günden beri çalan her telefonda veya kapı zilinde sanıyorum ki beni şikayet edicek adam , camı kıran çocuk gibi ödüm kopuyor, bide adamın benı görmesine evet üzülüyorum ama ben adamı gördüğümde şaşkınlıkdan içime çektiğim göbeğimi salmıştım ona yanıyorum birde ıyyğğğ ne iğrenç bir görüntü kesin adam götüne göbeğine bakmadan fantazi senin neyine demiştir kesin bana. Nasıl bir suçluluk duygusu anlatamam, bu aldatan insanlar nasıl devam edebiliyorlar hayatlarına, kesin kabus görüyorlardır her gece.

25 Kasım 2011 Cuma

NE ÖZGÜVEN AMA

Bazen insanlardaki özgüveni kıskanıyorum ama koşulşuz şartsız olan özgüven var ya onu kıskanıyorum ben, hani ben yapsam daha iyisini yaparım özgüveni o, kişi hiç bir şey üretmez, yapmaz, ortaya hiç birşey koymaz ama yapılana muhalefettir ve emindir ki yapıcak olsa, kendisinin yaptığı kesin daha iyidir.
 Boş insanların bu özgüveni vallahi hayranlık uyandırıyor bende,  görümce kişisindede var bu özellik , kız hayatı boyunca başladığı hiç bir şeyi bitirmemiş, okulu, kursları, okudugu kitapları hep yarıda bırakmış, hayatı boyunca bitirebildiği tek şey tabağındaki yemek olmuş, ama öyle bir konuşuyor ve yaşıyor ki, küçük dağların tümünü o yaratmış, büyüklerinde temellerini o atmış gibi. Bense o kadar yer gezdim, o kadar kitap okudum, uppp uzunnn bir eğitim hayatı, çalışma hayatı ama o görümce kişisindeki öz güven yok bende yarabbim, eşimdede var bu özlellik, anneleri öyle bir yetiştirmişki onları doğuştan sahipler buna,benim gibi sonradan edinmemişler, o kadar belli ki annelerinin onlar küçükken düştüklerinde suçu kaldırımda, hatta o kaldırımı oraya koyan belediyede buldugu, valla ben düştüğümde kan revan içinde ağzım burnum patlamış, dizlerim paramparça olmuş vaziyette eve gitmek istemezdim çünki annem koca kaldırımı göremedinmi, daha düz yolda yürümeyi bilmiyorsun diye azarlar, dışarıyıda yasaklardı bana, ben böyle büyüdüm. Şimdi düşünüyorumda onların annesinin yaptığımı daha doğruymuş acaba, çünki onların sahip olduğu özgüvenin yarısına sahip değilim, hep acabalar, hep yeteri kadar iyi değilimler ben buyum, bu kadarım. Ben çocugumu nasıl yetiştiricem hangi yöntemi seçicem bilmiyorum, sanırım iç güdüsel olarak ya annemin yöntemini uygularım, yada yine anne içgüdüsüyle kayınvalidemin yöntemini bilemiyorum şu an, hep anne olunca anlarsın diyorlar ya bakalım olunca görücezzz.